ED SEYKOTA'NIN YATIRIMA İLİŞKİN ÖNEMLİ GÖRÜŞLERİ..
-İster kazansın, ister kaybetsin, herkes piyasadan istediğini alır. Bazı insanlar kaybetmiş gibi görünür ama para kaybederek aslında kazanırlar...
-Oynaklıktan kaynaklanan zararlardan kaçınmak için alım-satım işlemlerini durdurunuz
-Kaybetmeye katlanabileceğinizden fazlasını riske atmayın ve aynı zamanda anlamlı bir kazanç elde edebilecek kadar risk alın
-Trend takibi mevcut anı gözlemlemek ve yanıt vermek için yapılan egzersizdir.
-Temel değerciler ve beklenti içinde olanlar risk denetiminde zorluklar yaşayabilir ,çünkü bir alım-satım işlemi aleyhlerine geliştikçe 'daha iyi' görünmeye başlar
-Temel literatüre hakim oluncaya ve başarılı alım satımcılarla biraz zaman geçirinceye kadar , işlemlerinizi süpermarketle sınırlandırmayı düşünebilirsiniz
-Olmayan bir geleceği tahmin etme
OKUDUĞUM YERE KADAR OLAN KISIMDAKİ ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜM DİKKAT ÇEKEN SÖZLER...(OKUDUKÇA DİKKATİMİ ÇEKENLERİ ATACACAĞIM
Kaybetmek istemiyorsanız para kazanamazsınız. Bu nefes almak ve nefes vermek istememek gibi bir şeydir....
Alım/Satım işlemini zamanlayamazsınız.Hiç kimse en üst veya en alt düzeyi yakalayamaz.....
İnsanları daha az, fikirleri daha çok merak edin. Marine Curie
Haberleri fiyatlar oluşturur, tam tersi olmaz. Bir piyasa, sonuçta o piyasanın gideceği yere gider
Trend, sonunda değişmesi dışında dostunuzdur
Kendinizi her piyasada işlem yapmaya zorlamayın.
Eğer piyasaların trend göstermediği uzun bir dönem oluşmuşsa, bu gerçekten de gelecekteki çok dinamik trendler için bir temel oluşturur
Trend takipçisinin perspektifi sabır içerir. Kendisinden kuşkulanmayan avına saldırmak için doğru anı günlerce bekleyen bir Afrika aslanı gibi, trend takipçisi de bir trend için haftalarca veya aylarca bekleyebilir
Tedbirli yatırımcının riske karşı korunmasının en iyi yolu geri çekilmek değil, çeşitlendirme yapmaktır.
Çok para kaybettiğini bildiğim kişilerin büyük bölümü fiilen hatalı olmaktan çok haklı olma eğilimindeydi.,
Piyasalar insanlar ve onların duyguları ile yönlendirilir
KİTAPTAN BİR ALINTI
Konu yanlış yapmak olduğunda, yatırımcıların en büyük düşmanlarının niçin kendileri olduğuna yönelik her tartışma batık maliyetlerle başlamalıdır. Batık maliyet zaten yapmış olduğunuz ve geri kazanamayacağınız para ve zaman yatırımıdır. Batıklar açısından düşünmek bir kaybın fiilen ne olduğunu, yâni zarar olduğunu görmenizi sağlar. batık maliyetlerin bugünkü kararlarımızı etkilememesi gerektiğini hepimiz bildiğimiz halde, geçmişi unutmakta zorlanırız. Kişi, düşmeye başladığında bile, sırf başlangıçta onu almaya karar verdiği için bir hisseden daha fazla satın alabilir. Sonra gururla, 1 İskontolu aldım!” diyebilir. Hissenin fiyatı bir daha hiç yükselmezse ki durum çoğunlukla böyle olur, bu teori de elbette çöker.
Trend takipçileri batık maliyetleri önemsemezler. Alım yapar ve piyasa aleyhlerine döndüğü takdirde hisseleri elden çıkartırlar. “Küçük bir zararla çık ve evine dön” ilkesiyle hareket ederler. Buna karşılık batık maliyetlerle ilgilenmemiz gerektiğinde çoğumuz kararsız kalırız. Entellektüel anlamda zaten harcamış olduğumuz para konusunda yapılacak bir şey olmadığını ve yola devam etmemiz gerektiğini bilmemize rağmen, duygusal bağlamda geçmişin üzerinde düşünüp dururuz.
On dolarlık bir tiyatro biletiyle yapılan bir deney, batık maliyetler söz konusu olduğunda ne kadar mantıksız davrandığımızı gösteriyor. Kahneman ve Tversky’nin iki grup denek üzerinde yaptığı bu araştırma üzerinde düşünmekte fayda görüyoruz. İki araştırmacı bir gruba, “Diyelim ki tiyatroya gittiniz ve orada biletinizi kaybettiğinizi farkettiniz, yeni bilet almak için tekrar 10 dolar öder miydiniz?” diye soruyorlar. Diğer gruba ise,”Diyelim ki tiyatroya gidiyorsunuz ama önceden bilet almadınız ve tiyatroya geldiğinizde cebinizdeki 10 doları kaybettiğinizi farkediyorsunuz, yeni bir bilet alır mıydınız?” sorusunu yöneltiyorlar. Aslında her iki durum iin de deneklere yöneltilen soru aynı: Oyunu görmek için 10 dolar harcamak ister miydiniz? İkinci grupta, 10 dolarlık banknotu kaybetmiş olanların yüzde 88’i bilet almayı seçiyor. Ama bileti kaybeden ilk gruptakiler batık maliyetlere odaklanarak soruyu farklı bir biçimde sorma eğilimi gösteriyor: 10 dolarlık bir oyunu görmek için 20 dolar harcamak istiyor muyum? Yalnızca yüzde 46’sı evet yanıtını veriyor…